NE YAPMALI?
Evet ne yapmalı ? Ne yapmak gerektiği ile ilgili yazıyor Selim ve bunu kayıt altına alıyor. Halbuki yıllar önce Turgut ile yazmış oldukları 'tartışma zabıtları'na eklemeyi teklif etmiş lakin getirmemişti. Turgut bunu nerede ve nasıl bulup okumuştu peki ? Selim öldükten sonra onun evine ziyarete gittiğinde, annesinden izin alarak odasına girmiş, çalışma masasının çekmecelerini karıştırmış, bulmuş ve okumuştu. Burada Turgut'un kendisi ile çelişkilerini anlatan bölümleri okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Çok iyi bilinmesi gereken filozof ve edebiyatçıları da sıralamıştı Selim burada.. Kimdi mi bunlar :) Okuyunuz efendim, bu kadar hazırcı olmayınız :) Burada en çok neyi mi beğendim ? 'Beylik Cevap Kartonları' Tamamen yaratıcı bir zihnin eseri, hadi bunları söyleyeyim :)
- Daha gelmedi
- Bir de kantine bak
- Bugün yeni fıkra yok
- Ben ne bileyim ulan
"A. kasabasına iki aylık bir iş için gitmiştim. Orada, otelin lokantasında rastladığım garip bakışlı adam: 'Türkiye'de çok sayıda monografi yazılması gerekli,' demişti.Ben yemek yerken, hiç bir şey yapmadan, yanımdaki masada oturuyordu. Bana bakıyordu. Bakışları rahatsız etti beni. Bu adamı bir yerden tanıyordum. Birden yüzüme bakıp gülümsedi. Onu nereden tanıdığımı bulamadım bir türlü. Gene de masasına gittim. O kadar yalnızdım ki. Uzun uzun konuştuk. 'Bir işle severek uğraşan her insan, özentiye kapılmadan, karşılaştığı güçlükleri, uyguladığı metodları ve görüşlerini yazmalı. Düşünün bir kere. Çeşitli konularda, böyle binlerde monografi yazılmış olsa..."
Haydi arkadaşlar yazalım ...!!!
Sonrasında Turgut evden çıktı, Selimin askerlik yaptığı yere gelip Süleyman Kargı'yı aramaya koyuldu ve buldu. Selimin öldüğü haberini ona vermek için gitmişti. Süleyman Kargı Selim'in dostuydu. Haberi duyar duymaz yıkıldı ve kendilerini dışarı attılar. Yürüdüler, yürüdüler ve bu yürüme Turgut'a bir sonsuzlukmuş gibi geldi. Sonra Süleyman Kargı'nın evine gittiler, yemek yediler, sohbet ettiler. En çok da Selim üstüne konuştular. Lakin bu zamanda Turgut için bir süpriz vardı. Selim birşeyler yazmıştı ve bunu Süleyman Kargı'ya vermişti saklaması için.Süleyman Kargı da onu cesaretlendirmişti yazması için. Hatta sonrasında bu şarkıların bir açıklamasını dahi yapmıştı Selim'in ısrarı ile...
'Dün, Bugün Yarın' diye başlıyor ve 'İthaf ve Mukaddime' olarak devam ediyordu. 7 şarkı vardı ve sonrasında Süleyman Kargı'nın açıklamaları başlıyordu. Hala Olric piyasada yoktu :) Bu açıklamaların genel görünümü ile ilgili tekrar konuşacağız.Şimdi Birinci Şarkı'dan güzel alıntılarla devam edelim:
"Ne diyorsun Allahım, duyulmuyor sözlerin.!
"Felsefeyi seviniz, fakat koparmayınız.
Demekle özetliyor: bu dünyada yalnızız."
"Ey ölü ruh ! kıyam et !
Beğendin mi Süleyman ? Beğenmedim, devam et."
"Olur mu Allahım-Allahım diye başlamışken
Dua edeyim hemen:
Allahım ne olur sen anneme
Babama, bana ve nineme
Ve apartmandaki Baha Beye, karısına ve oğluna
Ve mahalledekilere ve rahmetli dedem Hüsrev kuluna
Ve Ankaradakilere ve Türkiyedekilere
Ve dünyadaki bütün iyilere
Rahatlık ver.
Onların içinde (varsa eğer)
Hırsız, fena
Ve kötülük etmek için insana
Fırsat bekleyenlere
Ve beni azarlayan kapıcımız Kamber'e
Ve beni bahçede korkutan horoza
Ve ezberimi bilmezsem ceza
Verecek öğretmenime
Rahatlık verme.
(Ceza vermezse rahatlık ver.)
Yeter
Bu kadar. Allah kızar sonra çok istersen.
Yalnız unuttum; ne olur rahatlık versen
Galatasaray takımı oyuncularına. Yarın
Maçları var da; yenilmesinler sakın.
(Alıntılama yaparken şarkılarda belirli bir sıra gözetmeyeceğim.)
Cranium fibula radius
Sacrum patella carpus
Nasıl ezberlenir Allahım
Arapça dua eden insanın Latince kemikleri?
Bence
Alyuvarlar, akyuvarlar, bir de alaturkadan mürekkeptir
kanımız.
Herkes mutlu ve sorumsuz
Herkes olumlu, ben olumsuz.
Oysa, mesela Selim Işık
Anlatmadan anlaşılmaya aşık.
Böyle adama
(Darılma ama)
Yaklaşmaz hiç bir güzellik,
Doğduğu günden beri kalbinde bir delik,
Almak için bütün sızıları içine.
Her zaman utanmıştır başkaları yerine.
Elim varmıyor yazmağa, inmeyelim derine.
Taş devri, Sabri devri, Nihat devri, Tunç devri
Aşık oldu-söyleyemez-utanç devri.
Ve burada bitiyor şarkılar akabinde Süleyman Kargı'nın Açıklamlar'ı başlıyor. Şimdiye kadar olan bölümlerde Oğuz Atay'ın o çok boyutlu mizahını derinlemesine görürken çok ince ip uçları yakalıyoruz hayata bakışına dair. Karakterler aslında hem örtüşüyor hem örtüşmüyor. Muhtemeldir ki bu da Oğuz Atay'ın kendi iç çelişkilerine işaret ediyor. Aslında hepsinde müellifin kendisinden birer iz bulmak mümkün olmakla birlikte "Süleyman Kargı'nın Açıklamalarını" detaylı olarak bir sonraki yazımda inceleyeceğim.
Okuyanları da düşünmek gerek..
Sevgiler..
Yorumlar
Yorum Gönder